skip to Main Content
Sınır Dışı İdari İşleminin İptali Dava Dilekçesi örneği

Sınır Dışı İdari İşleminin İptali Dava Dilekçesi örneği

 

                                     VAN  İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

                                                    GÖNDERİLMEK ÜZERE

                                VAN NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

 

 

          YÜRÜTMEYİ DURDURMA İSTEMLİDİR

 ADLİ YARDIM İSTEMLİDİR

 DOSYA NO              : 5913872.101.18.03.1 E.

DAVACI                   : Bejien Musevi

ADRES                      :  KURUBAŞ – Geri Gönderme Merkezi -VAN

 VEKİLİ                    : Av. Gökhan BAŞKURT

ADRES                      : Selim bey Mah. Kale Yolu Üzeri Hukukçular İş Merkezi Kat:4 No:30

İPEKYOLU/VAN

DAVALI                   : VAN  VALİLİĞİ

D.KONUSU              : VAN  Valiliğinin   09.07.2018 Tarih ve  5913872.101.18.03.1 sayılı numarası ile davacının sınır dışı etme kararının öncelikle yürütülmesinin durdurulması ve idari işlemin iptali istemidir.

OLAYLAR               :

Davacı  Müvekkilim VAN dan yurtdışına çıkmak isterken yakalanmıştır.Hakkında  VAN VALİLİĞİ tarafından sınır dışı edilme kararı alınmıştır. Başvurucunun akrabaları tarafından avukat olarak tutulmuş bulunmaktayım. 20.07.2018 tarihinde Van Kurubaş mevkiinde bulunan Geri Gönderme Merkezinde müvekkil ile görüşme sağladık. Müvekkil hakkında idare tarafından idari gözetim kararı verilmiş akabinde 09.07.2018 tarihinde ise sınır dışı edilme kararı verilmiştir.

 2………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………(Ülkesine dönmesi halinde karşılaşılacağı olumsuz durumlar ve hikayesi yazılacaktır)…………………….……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………Müvekkil bu zor durum içerisinde tek kaçış yolu olarak ülkesini terk etmek mecburiyetinde kalmıştır. Zira kalması halinde işkence ve insanlık onuruna aykırı muameleye tabi tutulacaktır. Ve nihayetinde öldürülme riski altında kalacaktır.

 

  1. 6458 sayılı yasanın Avukatlık hizmetleri ve danışmanlık başlıklı 82. maddenin 2. fıkrasında  “Avukatlık ücretlerini karşılama imkânı bulunmayan başvuru sahibi ve uluslararası koruma statüsü sahibi kişiye, bu Kısım kapsamındaki iş ve işlemlerle ilgili olarak yargı önündeki başvurularında 1136 sayılı Kanunun adli yardım hükümlerine göre avukatlık hizmeti sağlanır.” İdare tarafından açık yasa hükümlerine rağmen Başvurucuya gerekli hakları hatırlatılmamıştır. Başvurucu kanunların kendisine tanınan haklardan mahrum bırakılmıştır. İranlı bir başvurucunun Türkiye’de kendisine tanınan hakları bilmesi mümkün değildir. Zira Türkiye vatandaşı dahi Türkiye yasalarının kendisine verdiği tüm hakları bilecek durumda değildir. Hal böyle iken yasa hükümleri idareye belli yükümlülükler getirmiştir.  Bu yükümlülüklerde başvurucuya hukuki olarak tanınan haklarının anlatılması ve bu hakları kullanmayı talep etmesi halinde ise idarenin bu hakları kullanması için gerekli yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. Yani Başvurucuya Bir avukatın atanması ve bu şekilde kişinin işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Olayımızda idareye yüklenilen yükümlülükler yerine getirilmemiştir. İdare tarafından bu yükümlülüklerin yerine getirildiğine dair herhangi bir bilgi-belge de mevcut değildir.

 

 

  1. Yukarıda belirtilen nedenlerden hukuka açıkça aykırı olduğunu düşündüğümüz idari işleme karşı dava açma zarureti hâsıl olmuştur.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE AÇIKLAMALAR                       :

Başvurucu hakkındaki dava konusu işlem somut gerekçelere dayanmayıp hukuka aykırıdır ve iptali gerekmektedir. Şöyle ki

 

  1. Başvurucunun sınır dışı edilme kararı gerekçesizdir. 6458 sayılı yasa uyarınca bu konuda verilecek karar gerekçeli olmak zorundadır. Salt yasaya ve genelgeye gönderme yapmak gerekçe olamaz. Başvurucunun somut bir neden olmaksızın hakkında sınır dışı edilme kararı verilmesi hukuka aykırıdır. İdare işlemlerini hukuka ve kanuna uygun olarak yürütmek zorundadır.

 

  1. Davacı 1951 tarihli BM Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme uyarınca mülteci olabileceği göz ardı edilmiştir

Kişilerin temel hak ve özgürlüklerine ilişkin konularda, idarenin hukuka uygun davranma zorunluluğunun yanında, davacının yasal haklarını uygulamada hassasiyet göstermeleri gerektiği şüphesizdir.

 

  1. 08.1961 tarih ve 359 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1967 Protokolünün 1. maddesi uyarınca bu Sözleşmenin; ırkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle takibata uğrayacağından haklı olarak korktuğu için vatandaşı olduğu ülke dışında bulunan ve vatandaşı olduğu ülkenin himayesinden istifade edemeyen veya korkudan dolayı istifade etmek istemeyen ya da uyruğu yoksa ve önceden ikamet ettiği ülke dışında bulunuyorsa oraya dönmeyen veya korkusundan dolayı dönmek istemeyen her şahsa uygulanacağı kuralı öngörülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Sözleşmenin 1. maddesine çekince koyarak, yalnızca Avrupa’dan gelenlere, mülteci statüsü tanımakta olup; Avrupa dışından gelenlere ise sığınmacı statüsü tanımaktadır.

 

  1. 1951 Mülteci Sözleşmesi’nin maddesinde, taraf devletlerin, hayatlarının veya özgürlüklerinin, 1. maddede gösterilen şekilde tehdit altında bulunduğu bir ülkeden doğruca gelerek izinsizce kendi topraklarına giren veya bu topraklarda bulunan mültecilere, gecikmeden yetkili makamlara başvurarak yasadışı girişlerinin veya bulunuşlarının geçerli nedenlerini göstermeleri koşuluyla, yasadışı yollardan girişleri veya bulunuşlarından dolayı ceza vermeyecekleri, bu mültecilerin hareketlerine gerekli olanların dışında kısıtlama uygulamayacakları ve bu kısıtlamaların ancak, ülkedeki statüleri belirleninceye veya bir başka ülkeye kabulleri sağlanıncaya kadar uygulanacağı, taraf devletlerin, bu mültecilerin diğer bir ülkeye kabullerini sağlamak için makul bir süre ve gerekli bütün kolaylıkları sağlayacağı; 32. maddesinin birinci fıkrasında, taraf devletlerin, ülkelerinde yasal olarak bulunan bir mülteciyi, ulusal güvenlik veya kamu düzeni ile ilgili sebepler dışında sınır dışı edemeyecekleri; 33. maddesinde, hiçbir taraf devletin, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyeceği veya iade etmeyeceği güvence altına alınmıştır.

 

 

  1. Mülteci olan davacının, hayati tehlike nedeniyle ülkesine geri dönme imkânının olmaması, dönmesi halinde ağır hapis, işkence ve/veya ölüm cezasıyla karşılaşması, nazara alınmadan, sığınma dosyasında gerekli dikkat ve özen gösterilmeksizin ve yasal koşullara [Anayasa m. 2, 9, 10, 11, 12, 13, 16, 17, 23, 36, 40, 90, 125; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 2,3,5 ve 8; 1951 Cenevre Sözleşmesi m. 31, 32 ve 33; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 4 No’lu Protokol m. 3 ve 4; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 7 No’lu Protokol m. 1; Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme m. 3; Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 13; Avrupa İkamet Konvansiyonu m. 3; 1994/6169 sayılı Yönetmelik m. 3 ve 2006 değişikliğiyle yeniden düzenlenen 6. madde; 57 sayılı Uygulama Talimatı (Genelge) ilgili hükümler] riayet edilmeden iltica/sığınma talebinin gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın yapılmış ise nelerin yapıldığını göstermeksizin red kararı verilmesi hukuka ve kanuna açıkça aykırıdır.

 

  1. Yalnızca bir sığınmacının 1951 Sözleşmesi’nin mülteci ölçütlerine uymadığının tespiti halinde Afganistan’ın güvenlik durumunun gerek BM gerekse diğer uluslararası insan hakları örgütlerinin her yıl yayınladığı raporları ışığında daha geniş kapsamlı uluslararası koruma ölçütleri ile 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 63.maddesinde düzenlenen ikincil koruma imkânları dâhil olmak üzere incelenmesi gerekirken bu hususlar hiçbir şekilde inceleme konusu yapılmamıştır.

 

  1. Başvurucunun sınır dışı edilmesi ile berabere ülkesi Afganistan’a geri gönderilecek olması telafisi imkânsız zararlar doğuracağı açıktır. Çünkü davacı mülteci olarak ülkesini terk etmiş ve Türkiye’ye sığınmıştır. Kendisi ile iletişim kurabilecek herhangi birilerinin yardımından da yararlanamamıştır.

 

  1. Davacının ülkesine zorla geri gönderilmesi uluslararası insan hakları hukuku ve mülteci hukukunun temel ilkelerine aykırıdır ve A.İ.H.S’nin 3.maddesine aykırılık teşkil edecektir. “Hiç kimse, işkenceye veya yaşam hakkı ihlaline maruz kalabileceği bir yere gönderilemez”.

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİ

  1. İdare işlemlerini hukuka ve kanuna uygun olarak yürütmek zorundadır. İdarenin dava konusu işlemi hukuka açıkça aykırıdır. Davacının ülkesi Afganistan’a geri dönmesi geri dönüşü olmayan zararlar doğuracağı açıktır. Çünkü davacı mülteci olarak ülkesini terk etmiş ve Türkiye’ye sığınmıştır. Bu husus bile tek başına gerekli görülmelidir.
  2. Davacının ülkesine zorla geri gönderilmesi ve Afgan yetkililere teslim edilmesi, uluslar arası insan hakları hukuku ve mülteci hukukunun temel ilkelerine aykırıdır. “Hiç kimse, işkenceye veya yaşam hakkı ihlaline maruz kalabileceği bir yere gönderilemez”.
  3. Müvekkil hakkındaki idari işlemin yürütmesinin durdurulmaması ve iptal edilmemesi halinde telafisi zor ve imkânsız, giderilmesi mümkün olmayan, maddi ve manevi büyük zararlara maruz kalacağı şüphesizdir.

ADLİ YARDIM TALEBİMİZ HAKKINDA

  1. Davacı mültecidir ve hiçbir geliri de yoktur. Kendisine bu nedenle Van Barosu Başkanlığınca Adli Yardım yapılmasına karar verilerek avukat tayin edilmiştir. Sayın mahkemece davacının ekonomik ve sosyal durumu gözetilerek HMK uyarınca kendisine Adli Yardım verilmesini talep etme zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ DELİLLER    : Anayasa m.16, m.90; İ.Y.U.K., AİHS, Avrupa İkamet Konvansiyonu, 6458 sayılı yasa, AİHM içtihatları, Danıştay Kararları vs.

MADDİ DELİLLER       : Davacının Van Emniyet Müdürlüğü’ndeki dosyaları, Tebliğ-Tebellüğ Belgesi tutanakları ve sair deliller.

SONUÇ VE İSTEM         : Yukarıda açıkladığımız ve Sayın Mahkemece re’sen dikkate alınacak nedenlerle,

  1. 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası ile İYUK m. 31 referansıyla HMK m.334 ve devam maddeleri gereğince davacılar lehine ADLİ YARDIM KARARI verilmesini,
  2. …….. Valiliğinin ……….. Tarih ve ……………. sayılı davacının sınır dışı edilme kararının açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi imkânsız zararlar doğurması şartlarının birlikte gerçekleştiği dikkate alınarak, İdarenin savunması beklenilmeden, Mahkemece gerekli görüldüğü takdirde, idarenin savunmasından sonra tekrar düşünülmek üzere, öncelikle dava konusu işlemin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA,
  3. 1951 Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesi’nin 31. ve 33. maddeleri ile 6458 sayılı Yabacılar ve Uluslararası Koruma Kanunun ilgili maddeleri dikkate alınarak davacı hakkındaki davalı idarenin sınır dışı etme kararı işleminin İPTALİNE,
  4. Yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz. …………

 

Davacı Vekili

                                                                                                                     Av. ……….

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mesaj
Whatsapp
Merhaba