Hukuk İstinaf Dilekçesi Örneği – Van Avukat – Boşanma Hukuku
VAN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE
Gönderilmek Üzere
ÇATAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
(AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA)
DOSYA ESAS NO : 2022/Esas KARAR NO :
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ : Avukat Gökhan BAŞKURT
DAVALI :
KONUSU : Çatak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2022 K sayılı kararına karşı istinaf başvurumuz hakkındadır.
TEBLİĞ TARİHİ : 31.05.2023
AÇIKLAMALARIMIZ:
Sayın mahkemenin kararı hukuka ve hakkaniyete aykırıdır. Zira dosyada somut ve inandırıcı deliller olmadan karar verilmiştir. İvedilikle ilgili kararın kaldırılması gerekmektedir. Şöyle ki ;
Sayın mahkeme tanık beyanlarını bir bütün olarak değerlendirmeden bu kararı vermiştir. Zira tanık beyanlarına da bakıldığında , davacının kendi tanıkları bile altınların müvekkilimde olduğuna ilişkin beyanda bulunmamıştır.
Davacı taraf ta takılan 10 ar gramlık 5 bileziğin müvekkilimin ailesinde olduğunu iddia etmiş fakat bunu mahkemenizde ispatlayacak hiç bir somut ve inandırıcı delil dosyaya sunamamıştır. Düğünde takılan tüm altın ve ziynet eşyaları davacının babası hesabına yatırılmıştır.Zira düğün fotoğraf ve videolarından da görüleceği üzere bilezikler davacının kolunda takıldır. Müvekkilimin ilgili bilezikleri kendisinden sonraki süreçte almış olduğu iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır ve hayatın olağan akışına da aykırıdır. Davacı taraf altınların müvekkilimde olduğuna dair her türlü şüpheden uzak , yeterli ve somut bir delil sunamamışlardır.Yerleşik yargıtay kararlarına görede , Kadın ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını iddia ediyorsa bunu şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlamakla yükümlüdür. İddia eden iddiasını ispatla mükelleftir karinesi gereğince bu durumu iddia eden kadın olduğundan ispat etmek zorunda olan da kadın olur.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İspat – EMSAL YARGITAY KARARLARI
(Yargıtay 3.HD – Karar : 2017/10755).
Somut olayda; davacı, evlilik sonrası 8 adet bileziğin davalı A.’nın babası olan diğer davalı K. tarafından aynen iade edilmek şartıyla alındığını iddia etmiş; ancak bu hususu ispatlayamamıştır. Zira bu hususa ilişkin dinlenen davacı tanıkların beyanları duyuma dayalı olup, sözkonusu tanıkların 8 adet bileziğin davalı K. tarafından iade edilmek üzere alındığına dair görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Davalılar ile davalı tanık beyanları ise; davacı beyanlarında geçen 8 adet bileziğin davacının bilgisi dahilinde düğünde emaneten takılmak üzere kuyumcudan davalı K. tarafından alındığının düğün sonrası yine K. tarafından kuyumcuya götürülerek iade edildiğine ilişkindir. Bu durumda mahkemece; davalı K’ya açılan 8 adet bilezik yönünden davanın reddi gerekirken , yanılgılı değerlendirme ile, davalı K yönünden davanın kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir .
(Yargıtay 2.Hukuk Dairesi – Karar : 2017/3455).
Davalı-karşı davacı kadın, ziynet eşyasının davacı-karşı davalıda kaldığını ileri sürmüş, davacı-karşı davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan, söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür. Davacı-karşı davalı kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
(Hukuk Genel Kurulu-K.2021/360)
Uyuşmazlık konusu ziynet eşyaları; rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için ziynet eşyalarında olağan olan, bu eşyaların kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Kaldı ki; hayat deneyimlerine göre de olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanarak muhafaza edilmesidir. Bunların erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davalarında, ispat hukuku yönünden öncelikli kural; davacı kadın eş tarafından dava konusu edilen ziynet eşyalarının, cins, sayı, nitelik ve miktar olarak varlığının kanıtlanmış olması gerekliliğine ilişkindir. Ziynetlerin varlığını bu şekilde ispatlayan kadın eşin ikinci olarak ise; bu ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığını ve tekrar iade edilmediğini veya bu şekilde elinden alındığına dair bir iddiası yoksa evden ayrılırken bu eşyaları yanında götürmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi gerekir. Diğer bir ifadeyle ziynet alacağı hakkı olduğunu iddia eden kadın eş, varlığını kanıtladığı dava konusu ziynetlerin kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanmakla yükümlüdür. İşte bu anda; kadın eş, fiili karineyle kişisel malı niteliğinde kabul edilen ziynet eşyalarının kendi himayesinden çıkarak, erkek eşin himayesine girdiğini şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlamış ise artık erkek eş; kadın eşe ait olan ziynet eşyalarının iadesiyle yükümlü olmadığı hususunu ispat yükü altındadır. Borçlar hukuku genel hükümleri uyarınca; asıl olan borçlunun aldığı şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kuralıdır. İade edilmemek üzere alındığı hususunda ispat yükü ise yukarıda da açıkça üzerinde vurgulandığı gibi, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğuna göre, erkek eş himayesine girdiğini kabul ettiği bu ziynetleri iade etmemek üzere aldığını ispatlamalıdır.
Dosyamıza bakıldığında davacı kadın bileziklerin müvekkilimde olduğunu iddia etmiş fakat bunu ispat edememiştir.Tanık beyanlarına bakıldığında bunu ispat edemediği ve tanıkların beyanlarının birbirleriyle çelişki içinde olduğu görülecektir. Şöyleki ;
TANIK : ben davacının düğünde hediye edilen altın takıları nerededir bunları bilmiyorum, ben takıları düğünden sonra bir daha görmedim.
TANIK BEYANINDA: Tarafların düğününe katıldım. Düğünde altın bilezik, gerdanlık ve çeyrekler takıldı. Bilezik ve gerdanlığın gram, cins, ayar nevilerini bilmiyorum ama Çukurova’da 22 ayardan aşağı takılmaz, çeyrek altınların adedini hatırlamıyorum, tarafların altınları ne yaptığını bilmiyorum, kız tarafı düğün salonundaki çiçekleri bile götürmüştü. Benim duyduğum davalı taraftan, tarafların Balıkesir’de yaptıkları düğünde takılan ziynet eşyaları davacı kadın tarafında kalmış.
TANIK : Düğünde takılan ziynetlerin bozdurularak hesaba yatırıldığını biliyorum. Hangi banka olduğunu ve kimin adına yatırıldığını bilmem. Fakat ben duyduğum kadarı ile ziynetler bozdurulup EŞİNİN kız kardeşine oturması için ev alınmış. Ben aynı zamanda taraflar babası ki ismini tam hatırlamam olabilir; çocuğun doğumu sırasında konuşmalarına bizzat şahit olduğum kadarı ile düğünde takılan ziynetlerin tamamı kız tarafında kalmıştır. Tüm diyeceklerim bunlardır dedi.
TANIK BEYANINDA; Davalı karşı davacı benim eşimin kardeşi olur. Davacıya davalının ailesi ve arkadaşları tarafından de yapılan düğünde 5 adet bilezik ve 6 adet çeyrek altın takılmıştır. Bizim örf ve adetlerimize göre bu takılar takanların yeniden onure etmek üzere erkek tarafında yapılan düğünden takılmak üzere gelin tarafından alınır. Bizde bu amaçla yeniden takılması için bahsettiğim takıları davacıdan aldık. Düğün sonrası konakladığımız Öğretmen evine geldik. Ancak bu sırada bir gürültü duydum. Davacı tarafın takıları geri istediği, bu konuyu sorun ettiğini duydum. Bunun üzerine 6 adet çeyrek altın davacı tarafa geri verildi. Biz 5 adet bilezik ile geldik ve burda yapılan düğünde bilezikler davacıya geri takıldı. Düğünden sonra davacının babası , yolda bir sıkıntı olabileceğini, altınlarla yola çıkılmasının doğru olmadığını söyleyerek bu 5 adet bileziği aldı ve altın hesabına yatıracağını söyledi. Bahsettiğim gibi davaya konu edilen 5 adet bilezik davacı tarafta kalmıştır. Taraflarla herhangi bir akrabalık bağım bulunmamaktadır. Davalı başta mal beyanında bulunması gerektiğinden altınları davacı tarafın babasına vermek istemedi. Ancak tatsızlık yaşanmaması için daha sonra bunu kabul etti. Ekleyeceğim başka bir husus yoktur, bilgim görgüm bu kadardır, tanıklık ücreti talebim yoktur, dedi. Beyanı okundu imzası alındı.
Yukardada detaylıca belirttiğim üzere davacı kadın ziynet eşyalarının müvekkilimde olduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat edememiştir. Zira altınları babası hesabına yatırılmıştır. Tanık beyanlarına ve dosyadaki diğer delillere de bakıldığında altınların davacı kadında olduğu sabittir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı kadının ziynet eşyaları yönünden talebinin reddolması gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda ve VAN ÇATAK ASLİYE Hukuk Mahkemesinin dosyasında arz ve izah olunan gerekçelerle;
1) İstinaf başvurumuzun kabulü ile …. Hukuk Mahkemesinin 2022 /479 E, 2023/140 K sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davanın kabulüne (davanın reddine) karar verilmesini;
2) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı (davalı) tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten saygılarımızla talep ederiz.31.05.2023
İstinaf Yoluna Başvuran
Davacı Vekili : AVUKAT GÖKHAN BAŞKURT