Van Boşanma Avukatı – Avukat Gökhan Başkurt
Boşanma davaları teknik ve uzmanlık gerektiren davalardır. Bunun için alanında uzman ve deneyimli bir avukattan hukuki destek almak gerekir. Aksi takdirde geri dönülemeyen sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.
Van boşanma avukatı GÖKHAN BAŞKURT’a van avukat numaralarından kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Boşanma süreci eşler açısından çok yıpratıcı ve zahmetli bir süreçtir . Aslında bu durumu anlamak için eşleri boşanmaya götüren sebepleri ayrıntılı ve sabırlı bir şekilde dinlemek gerekir . Eşler arasındaki evlilik birliği ve eş ilişkisi bir çok sebebe bağlı olarak bozulmakta hatta aradaki ipler kopmaktadır . Bu aşamadan sonra artık geri dönüşü olmayan bir yola girilmektedir . Bu süreçtede yapılması gereken. Bu evliliği eşlerin birbirinin yıpratmadan ve en az zararla evliliği sonlandırmasıdır . Bu süreçte taraflardan dava açmak yada süreçle ilgili hukuki bir bilgi almak isteyen eşin yapacağı ilk şey alanında uzman ve deneyimli bir boşanma avukatıyla görüşmektir . Zira eşlerin bu süreçte yasal haklarını bilmesi önem arz etmektedir . Çünkü tarafın bu aşamada atacağı her adım önem arz etmektedir . Davanın ilerleyen aşamasında ve sonucunda bu adımların olumlu ya da olumsuz sonuçları olacaktır .
Boşanma davasının sonuçları , velayet , nafaka , maddi ve manevi tazminat , mal paylaşımı , ziynet eşyaları gibi hususlarda eşlerin haklarını ve kazanımlarını bilmesi önemlidir .
Aslında yukarda bahsetmiş olduğum boşanma ve ferileri konusunda davanın nasıl bir şekilde sonuçlanağını belirleyen tarafların kusurlarıdır. Dahada önemlisi bu kusuru belirleyen , mahkemede ispatını sağlayan delillerdir . Tarafın mahkeme huzurunda sunacağı ne kadar çok delili var ise , haklı çıkma ihtimalide o kadar yüksektir . Bu delil hukuka aykırı olmamak kaydıyla ses kaydı , resim , video , tanık , mesaj , resmi ve özel kayıtlar her türlü hukuka uygun delil ve emare olabilir .
Boşanma davalarında kanun , içtihat ve yerleşik Yargıtay kararları gereği , kabul edilen en önemli ilke * Kimse kendi kusurundan yararlanamaz .* ilkesidir . İlke gereği boşanma davasında boşanmayı talep eden kişinin , davasını kazanabilmesi için kusurunun en azından karşı taraftan az olması gerekir . Kusuru fazla olması halinde davası reddolunur. Çünkü hem kusurlu olup hem ben boşanmak istiyorum , davayı kazanacağım demesi hakkaniyet ilkesine aykırı olacaktır .
1. ihtimalde davayı açıp , karşı tarafın kusurunun daha fazla olduğunun ispatlanması halinde , davası kabul olacaktır . Ve boşanma gerçekleşecektir .
2. İhtimalde davayı açar fakat kendisinin kusuru daha fazla çıkarsa ve karşı tarafta boşanmak istiyorsa , boşanma gerçekleşir . Fakat kusuru daha fazla olduğu için boşanmanın ferileri yönünden , karşı tarafında talebi varsa bunları ödemek ya da yaptırımlarına katlanmak zorunda kalacaktır .
3. ihtimalde davayı açar fakat karşı tarafın kusurunu ispat edemezse , ya da kendi kusuru daha fazla çıkarsa , karşı tarafın boşanmak istememesi halinde davası reddolunacaktır .
Boşanma davaları anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davaları olmak üzere 2’e ayrılmaktadır . Tarafların boşanma ve ferileri yönünden , yani çocuk varsa velayet , nafaka , mal paylaşımı , maddi ve manevi tazminat , ziynet eşyaları yönünden anlaşmaları halinde anlaşmalı boşanma davası açılacaktır . Anlaşmalı boşanma davaları tarafların yıpranmadan ve en az zararla süreci bitirdikleri bir dava türüdür . Dava süreci en fazla 1 aylık bir süreçte sona ermekte ve boşanma davası kesinleşmektedir .Hem zaman yönünden hemde ekonomik olarak anlaşmalı boşanma taraflar için en mantıklı seçim olacaktır . Fakat anlaşmalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için resmi evlilikten itibaren 1 yıllık sürenin geçmiş olması gerekir. Aksi takdirde davanız reddolunacaktır.Çekişmeli boşanma davalarında taraflar son derece yıpranmaktadır . Ve her 2 tarafta istediği sonucu alamamaktadır.Davalar 5 yıla kadar uzayabilmektedir . Davaların ilk derece mahkemesi , istinaf ve Yargıtay süreçleri düşünüldüğünde baya uzamaktadır . Tarafların bütün özeli mahkemeye sunulmakta ve taraflar daha fazla çirkinleşmektedirler . Ayrıca her 2 taraf avukat tutmakta ve yargılama masrafı ödemektedirler . Ekonomik açıdan da bu süreç yıpratıcı olmaktadır .Taraflar için en mantıklı yol anlaşmalı boşanma davasıdır . Bu süreçte iyi bir van anlaşmalı boşanma avukatı ile çalışmak sizin için en iyisi olacaktır . Öncelikle Van boşanma avukatından bir danışmanlık hizmeti alarak süreçle ilgili tam bir bilgi sahibi olduktan sonra , karar vermektir . Anlaşmalı boşanma davalarında her 2 tarafında anlaşma iradesi olmalıdır . Öncelikle Van anlaşmalı boşanma avukatının huzurunda her 2 tarafında boşanma ve ferileri yönünden anlaştıklarını bildirmeleri gerekir . Ardından bu hususun yazıya dökülmesi ve her 2 tarafında ıslak imzayla imzalaması gerekir . Buna uygulamada anlaşmalı boşanma protokolü denmektedir . Van anlaşmalı boşanma avukatı tarafından bu protokolle anlaşmalı boşanma davası açılacaktır . Muhtemelen 1-2 haftaya mahkemece duruşma günü verilecektir . Duruşmaya her 2 tarafın katılmaları ve protokolü kabul ettiklerini hakim huzurunda belirtmeleri gerekmektedir . Taraflardan birinin duruşmaya katılmaması halinde anlaşmalı boşanma gerçekleşmeyecektir . Anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına dönüşecektir . Tarafların anlaşmalı boşanma davasında duruşmaya katılıp , protokolü kabul etmesi halinde mahkeme davanın kabulü kararı verecektir . Bu mahkemenin vermiş olduğu kısa karardır . Mahkeme en geç bir ay içinde gerekçeli kararını yazacaktır . Bazı mahkemeler aynı günde bile gerekçeli kararını yazabilmektedir. Gerekçeli karar yazıldıktan sonra taraflara tebligat sürecini anlaşmalı boşanma avukatınız yönetecektir . Ayrıca gerekçeli karar taraflara tebliğ edildikten sonra 2 haftalık istinaf sürecini beklememek için , anlaşmalı boşanma avukatınız tarafından istinaf kanun yolından feragat dilekçesi verilecek , dava kesinleşecek ve boşanma gerçekleşecektir .
Çekişmeli boşanma davaları en az taraflardan birinin boşanmaya karar verdiği , ve boşanma davası açma yoluna gideceği bir dava türüdür. Taraflar çekişmeli boşanma davalarında boşanma ve ferileri yönünden anlaşamamaktadırlar. Çözümü mahkemede , hakimin vereceği kararda bulmaktadırlar. Çekişmeli boşanma davalarında taraflardan biri boşanma davası açmaktadır. Karşı taraf ya cevap dilekçesi vermekte ya da karşı dava yolun gitmektedir. Karşı tarafında boşanmak istemesi durumunda boşanma gerçekleşmektedir. Zira artık evlilik birliği temelden sarsılmıştır ve artık tarafların bir araya gelme ihtimalleri kalmamıştır. Fakat bu durumda bile hakimin evlilik birliğinin sarsıldığına ikna olabilmesi için tarafların evlilik birliğinin sarsıldığını mahkeme huzurunda ispat etmeleri gerekir. Aksi takdirde her 2 tarafın boşanmak istemesine rağmen , mahkeme boşanma davasını reddedebilecektir. Açılan çekişmeli boşanma davasına karşı tarafında boşanmak istemesi ya da karşı dava ile karşılık vermesi halinde , mahkeme kusur araştırmasına gidecektir. Boşanmanın ferileri yönünden tarafların kusur oranına göre kabul veya red kararı verecektir. Burda önemli olan tarafların kusur oranıdır. Örneğin erkeğin kusurunun kadından fazla olması halinde yine her 2 tarafta boşanmak istediği için boşanma gerçekleşecek fakat kadın yönünden nafaka , velayet , maddi ve manevi tazminat vb. talepleri varsa bu talepler yönünden kabul kararı verilecek. Erkeğe yaptırım uygulanacaktır. Hukuk sistemimiz aile ve boşanma davalarında kadını daha zayıf olarak gördüğü için , kadını koruyan ve kollayan bir sisteme sahiptir. Dolayısıyla kadının haklı çıkma ihtimali daha yüksektir. Çekişmeli boşanma davalarında davacının boşanma ve ferileri yönünden davayı kazanabilmesi karşı tarafın kusurunu ispat etmeli ve karşı tarafın kusurunun kendi kusurundan fazla olması gerekir. Boşanma davalarını kazanmanın en sağlam yolu ,aslında tek yolu karşı tarafın kusurunu ispat etmekten geçer. Kusur ispatı da ancak delillerle mümkündür. Deliller neler olabilir ? Tanık , resim , mesaj , video , resmi ve özel kayıtlar , darp raporu , mahkeme savcılık dosyası , ses kayıtları her türlü yasal delil olabilir. Fakat bu delillerin her halükarda hukuka uygun olması gerekir. Hukuka aykırı deliller yargılamada kullanılamaz. Örneğin karşı tarafın özel hayatını ihlal edecek şekilde , sesinin ve resimlerinin kayda alınması , tarafın ceza hukuku bağlamında sorumluluğunu doğuracak ve aile mahkemesi tarafından boşanma davasında da dikkate alınmayacaktır.
Tarafların boşanma davası açıldıktan sonrada çekişmeli boşanma davasının anlaşmalı boşanma davasına dönme şansları bulunmaktadır. Taraflar yargılama kesinleşmediği sürece çekişmeli boşanma davasını anlaşmalı boşanma davasına çevirebilirler. Öncelikle tarafların anlaşma yönünde iradelerini ortaya koymaları ve avukat huzurunda bir anlaşma protokolü yapmaları gerekir. İlgili protokol boşanma avukatı tarafından , boşanma dosyasına sunulacaktır. Mahkeme protokol gereğince ilk duruşmada protokole göre boşanma kararı verecektir. Fakat bu ihtimalde de unutulmamalıdır ki resmi evlilikten itibaren 1 yıllık süre dolmuş olmalıdır.
Boşanma davalarının kabul edilebilmesi için her şeyden boşanmaya sebep olan nedenlerin mahkeme önünde ispatlanması gerekir. Ayrıca hakimin artık evlilik birliğinin temelden sarsıldığına , artık tarafların bir araya gelemeyeceklerine kanaat getirmesi gerekir. Aksi takdirde hakim boşanma davasını reddedecektir.
Ayrıca taraflar boşanma davası açıldıktan sonra istediği zaman boşanma davasından vazgeçip ya da feragat edebilirler. Ancak feragat halinde boşanma davasına konu olaylardan da feragat etmiş olur. Aynı sebep ve olaylara dayalı olarak yeni bir boşanma davası açamayacaktır. Ancak yeni olayların olması halinde bu olaylara dayalı olarak yeni bir boşanma davası açabilecektir. Ancak davadan vazgeçilmesi halinde tekrar aynı olay ve sebeplere dayalı olarak boşanma davası açılabilir. Tarafın bu konuda hakkı saklı tutulur.
Van boşanma avukatı numaralarından bize ulaşabilirsiniz.
Boşanma davasının açılabilmesi için geçerli bir resmi evliliğin kurulmuş olması gerekir . Ayrıca bu evliliğin boşanma davasının açıldığı tarihdede devam ediyor olması gerekir.Boşanma sebepleri TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 161-166. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Doktrinler ve yerleşik yargıtay kararlarına bakıldığında boşanma sebeplerini özel -genel ya da nispi-mutlak boşanma sebepleri gibi ayrımlara tabi tutmuştur.
- Bir kısım boşanma sebeplerinde kusur aranmaktayken bir kısmında aranmamaktadır. Bir kısmında aile birliğinin temelden sarsılması aranmaktayken bir kısmında aranmamaktadır. Kanunda yer alan fiilin gerçekleşmesi boşanma için yeterlidir.Nispi boşanma sebeplerinde kusur ve evlilik birliğinin sarsılması aranmaktadır. Mutlak boşanma sebeplerinde ise evlilik birliğinin temelden sarsılması şartı aranmamaktadır.
A) ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA SEBEBİ : TMK 161. Maddede düzenlenmiş olan zina boşanma sebebidir. Özel ve mutlak ,kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Zina ” Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin , karşı cinsten biriyle isteyerek cinsel ilişkiye girmesidir. “
Zina fiili bilerek gerçekleştirildiğinde her halükarda taraf kusurlu olarak kabul edilmektedir.Zina eşler arasında sadakat yükümlüğünün en ağır şekilde ihlalidir. Aldatılan eş için güven sarsıcı , onur kırıcı ve evlilik birliğini sürdürmeyi engelleyici nitelikte bir eylemdir.
- Zinanın tanımına bakıldığında karşı cinsten biriyle ilişkiye girilme şartı getirilmiştir. Peki tarafın hem cinsiyle ilişkiye girmesi halinde zinaya dayalı olarak dava açılabilecek midir ? Bu durumda zinaya dayalı olarak dava açılamayacaktır.Çünkü zina yerleşik tanımında da belirtildiği üzere zina fiilinin oluşması için tarafın karşı cinsten biriyle cinsel ikişkiye girmesi gerekir. Fakat eşcinsel bir ilişki halinde bu durum Türk toplumunun gelenek ve göreneklerine , ahlaki yapısına aykırı olduğu için . Taraflar arasında evlilik bir temelden sarsılmış olarak kabul edilebilir. Zira TMK 185 eşlerin birbirlerine sadık olma yükümlülüğü getirilmiştir. Eşler arasında manevi bağlılığı zedeleyen bir durum oluştuğunda sadakat yükümlülüğü ihlal edilmiş sayılır .Eşcinsel bir ilişkide tarafın sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş sayılır. Bu durumda ancak TMK 163 – Haysiyetsiz hayat sürme ve TMK 166- Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması sebeplerine dayalı olarak boşanma davası açılabilir.
- Tarafların ayrılık kararı neticesinde ayrı yaşıyor olmaları , ya da açılan bir boşanma davasının mevcut olması halinde bile , eşlerden birinin 3. bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi halinde bile zina olgusu oluşur. Kanun koyucunun iradesi ve yerleşik yargıtay kararları gereğince eşlerin ayrı yaşıyor olmaları halinde bile eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü devam etmektedir.
- Zina fiilinin mahkeme huzurunda ispatlanması halinde direk hakim boşanma kararını vermelidir. Zina mutlak bir boşanma sebebidir . Ayrıca evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığı hususu değerlendirilmez. Zina fiilinin gerçekleşmesi yeterlidir.
- ZİNA OLGUSUNDA DAVA HAKKININ DÜŞMESİ : 2 durumda dava hakkı düşmektedir. – Hak düşürücü sürenin geçmesi ve- Af durumudur.
- A) Hak düşürücü süre : ” Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.” Bu süreler hak düşürücü süreler olduğu için bu sürelerin geçmesiyle eşin dava açma hakkı sona erecektir. Zinaya dayalı bu süreler geçtikten sonra dava açılması halinde dava reddolunacaktır. Kanunda belirlenen hak düşürücü süreler geçmiş olsa bile , zina fiili gerçekleşmişse eş, TMK 166 . madde gereği gerçekleşen bu zina fiilinden dolayı “Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması ” boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilecektir.
- B) AF : TMK m. 161/3’e göre: “Affeden tarafın dava hakkı yoktur” AFFIN şekli ve geçerliliği hususu gerek yargıtay kararları gerekse de doktrinlere bakıldığında netlik kazanmamakla birlikte tartışmalıdır.”Eşin kendini affettiği iddiasına dayanıp boşanma davası hakkı olmadığını ileri sürmesi hususunda müşterek hayata devam etmek, müşterek çocuklar sebebiyle aile konutunu terk etmemek gibi durumların mutlak surette af niteliği taşımadığı görüşü de doktrinde ifade edilmiştir (Dural ve diğerleri, 2018:109; Ersöz, 2018:90). Eşlerin aynı evde yaşaması yanında karı koca hayatı sürmeye devam etmesi, birlikte çekilen fotoğrafları sosyal medya aracılığı ile paylaşması, cinsel hayatlarının devamı, beraber seyahate çıkmaları gibi eşin affettiğine delalet eden emarelerin de bulunması gerekmektedir (Helvacı, 2021:1159). Doktrinde zina eyleminden haberdar olan ve buna sessiz kalan aynı sevgi ve ilgiyibarındıran eylemlere devam edilmesi durumunun af olarak nitelendirilebileceği hususlarına da yerverilmektedir (Öztan, 2015:652; Ersöz, 2018:91).”
- Zina için sadece cinsel birleşme şart mıdır ? Öpüşme, sevişme , aşk mesajları vb. eylemler gerçekleştiğinde zina fiili gerçekleşir mi ?Mutlak bir boşanma sebebi olarak zina sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için eylemin cinsel birleşme seviyesinde olması gerekir. Bu anlamda yalnızca yakınlaşma veya flört olarak adlandırılan, cinsel ilişki seviyesine varmayan eylemler zina olarak kabul edilmez ancak sadakat yükümlülüğüne aykırı eylemler oldukları için açılacak boşanma davasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılabilir.
- Zina fiilinin oluşabilmesi için cinsel birleşmenin gerçekleştiğinin ispat edilmesi gerekir. Peki bu cinsel birleşme nasıl ve ne şekilde ispat edilebilecektir ? Zina eylemi hukuka uygun olmak kaydıyla her türlü delille ispatlanabilir . Bunlar tanık ,resim , ses ve video kaydı ,otel kayıtları vb. her türlü delille spat edilebilir. Yargıtayın emsal kararlarına göre eşin kişilik hakları ihlal edilerek ses ve video kaydının alınmasını , bilgisayarına gizlice girilmesi şeklinde elde edilen deliller hukuka aykırı delillerdir ve yargılamada kullanılamaz. Ayrıca bu delilleri elde eden tarafın cezai sorumluluğu da doğmaktadır. Bununla birlikte sosyal medyada alenileştirilerek paylaşılan veya ortak konutta erişilebilir bir yerde bulundurulan fotoğraf,video, günlük hukuka uygun delil olarak kabul edilir.İspat konusundaki zorluklar sebebiyle Yargıtay zinaya dayalı boşanma davasında zinanın gerçekleşmesi bakımından bazı karineler kabul etmektedir. Buna göre birlikte tatile çıkmak, aynı otel odasında kalmak, düğün yapılması, cinsel ilişki yoluyla bulaşan bir hastalığa yakalanılması durumlarında zina eyleminin gerçekleşmiş olduğu kabul edilir.
- “Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı-davalı erkeğin, ilk boşanma davası açıldıktan sonraki fiili ayrılık döneminde, Eda isimli kişi ile birlikte aynı hanede yaşamaya başladığı sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında başka bir kadınla karı-koca gibi fiili birlikteliği olan erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” Yarg. 2. HD, E. 2020/1606, K. 2020/5481, T. 09.11.2020, (Yargıtay Bilgi bankası, Çevrimiçi), E.T. 09.11.2021.
- T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2017/ 1870 Esas,2018 / 7294 karar, 05.06.2018 tarihli kararı ‘’…Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davacı-karşı davalı kadın, evlilik devam ederken, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, …… isimli şahısla mutad sayıdan fazla telefon görüşmeleri ile mesajlaşmalarının olduğu, tanık olarak dinlenen ortak çocuk tarafından da belirtildiği üzere, cinsel birleşmenin gerçekleştiğine delalet eden mesajlaşma içeriklerinin açığa çıktığı, kadının bazı günler eve gelmeyerek eve gelmeme nedeni, nerede kaldığı hakkında bilgi vermekten imtina ettiği gibi bu konuda yalan beyanda bulunduğu, bu durumunda tanık beyanlarınca açıkça ifade edildiği, ayrıca …. isimli şahısla alkollü mekanlarda samimi şekilde göründüğü, bu durumunda eşinden gizlenmesi için bu hadiseye şahit olan tanıklarla görüştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı erkeğin zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir. O halde davalı-karşı davacı erkeğin zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir….’’
-
T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2012/ 16833 esas, 2013 / 17864 Karar ,25.06.2013 tarihli kararı ; ‘’…Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı (kadın)’ın 16.07.2010 günü ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı-karşı davalı kocanın boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekirken, bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…’’ şeklindedir.
- T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2020/ 2027 esas, 2020 / 3366 Karar, 29.06.2020 tarihli kararı ‘’..Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-davalı kadının, eşinin Selda isimli kişi ile gayrı resmi olarak birlikte yaşadıklarını iddia ettiği, gerek dava dışı Selda’nın oturduğu sitenin giriş-çıkış kamera kayıtlarının tetkiki gerekse dosya kapsamında dinlenen bir kısım tanıkların da davalı-davacı erkek ile dava dışı Selda arasında gönül ilişkisi olduğuna dair beyanları ve erkeğin gece Selda’ya ait evde geç saatlere kadar kaldığını gördüklerini beyan etmeleri, gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı erkeğin başka bir kadınla karı-koca gibi fiilen birlikte yaşadığı anlaşılmakla erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…’’şeklindedir.